Koronavirüs vakalarında artışın yaşandığı, yoğun bakım yataklarının
dolduğu, birçok ilde sağlık çalışanlarının izinlerinin iptal edildiği
Ağustos ayında da şiddet hiç durmadı.Büyük fedakarlık gösteren sağlık çalışanları, Ağustos ayı boyunca 16
şiddet vakasıyla karşılaştı. 39 saldırgan tarafından gerçekleştirilen
olaylarda, 36 sağlık çalışanı mağdur oldu.Ağustos ayında önceki 2 aya göre şiddette artış yaşandığı
görülmektedir. İlgili kurumların harekete geçmemesi, gerekli
önlemlerin alınmaması, cezai müeyyidelerin yeterince uygulanmaması,
maalesef her ay şiddetin boyutunun artmasına neden olmaktadır.
Bu durum hem saldırganları cesaretlendirmekte hem de sağlık
çalışanlarını derinden yaralamaktadır.Pandemi nedeniyle artan iş yüküyle birlikte bir de şiddetin gölgesinde
yoğun emek harcayan sağlık çalışanları, tükenmişlik sendromuyla
boğuşmaktadır.Tüm bunlar yaşanırken, sağlık çalışanlarının memnuniyetinin, halkın
memnuniyeti olduğu gerçeği, ne yazık ki unutulmaktadır.
Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere ilgili tüm kurum ve kuruşların bu
gerçeği bir an olsun unutmaması, sağlıkta şiddetle mücadelenin mihenk
taşını oluşturmaktadır.Ne yazık ki bu durum her hal ve şartta akılda tutulmak ve gereği
yapılmak yerine, toplumda infial uyandıran bir şiddet olayıyla anlık
olarak hatırlanmaktadır. Böyle olduğu için de şiddet konusunda kalıcı
adımlar atılmamakta, sebep – sonuç ilişkileri göz ardı edilerek, günü
birlik tepkiler ortaya konmaktadır.Şiddetle mücadele de öncelikle bu yaklaşım tarzının değiştirilmesi
gerekmektedir. Aksi halde şiddet, maruz kalan fedakar sağlık
çalışanlarının canını yakmaya devam edecektir.Bu genel değerlendirmeler ışığında Ağustos ayında yaşanan şiddet
olaylarına baktığımızda faillerinin çok da değişmediğini görüyoruz.
Hasta ve hasta yakınları,16 şiddet olayının baş faili olarak yine
dikkat çekmektedir.Ay boyunca gerçekleşen şiddet olaylarının 4’üne
hastalar, 8’ine ise hasta ve hasta yakınları sebebiyet verdi. 1 olay
maganda tarafından gerçekleştirilirken, 3 olay ise maalesef mobbing
şeklinde cereyan etmiştir. 16 şiddet olayının 11’i hem sözlü hem fiili, 3’ü sözlü, 2’si ise mobbing olarak gerçekleşti. Mobbing, doğası gereği sağlık çalışanlarını daha derinden sarsmaktadır. Yöneticiler tarafından mobbinge maruz bırakılan sağlık çalışanlarının düştükleri çıkmazdan kurtulmaları, zor olduğu gibi büyük de zaman da almaktadır. Bu durum, şiddetle mücadele edilirken mobbinge çok daha kapsamlı bir bakış açısıyla yaklaşılması gerektiğini zorunlu kılmaktadır. Faillerin isimleri, eğitim seviyeleri, sosyal statüleri vs değişse de
sağlıkta şiddet olaylarının adresi Ağustos ayında da değişmedi. Şiddet
olaylarının 10’u hastanelerde, 4’ü sahada, 2’si ise aile sağlığı
merkezlerinde gerçekleştirildi.Sağlık hizmetleri yükünü önemli ölçüde çeken hemşireler, bu ay şiddete
en fazla maruz kalan kesimi oluşturmaktadır. Şiddet olaylarında 13
hemşire darp edilirken, 5 doktor, 4 ATT, 6 sağlık çalışanı ve 8
güvenlik görevlisi şiddet gördü.Saldırganlar branş ayrımı yapmadıkları gibi cinsiyet ayrımı da
gözetmiyorlar; 15 kadın, 21 erkek sağlık çalışanı bu ay şiddete maruz
kaldı.Şiddet olaylarına sebebiyet veren 39 saldırgandan 10’u hakkında
herhangi bir işlem yapılmazken, 15’i gözaltına alınıp serbest
bırakıldı. 3 saldırgan hakkında adli işlem başlatılırken, 5 saldırgan
tutuklandı. Olaylara karışan 6 saldırgan hakkında ise arama kararı
çıkartıldı.Cezasızlık sağlık çalışanlarını karamsarlığa iterken, adli mercilerden
çıkan bazı kararlar ise “adalet sistemine” olan güveni sarsmaktadır.
Bu durumun en net örneği Osmaniye’de yaşandı. Yaklaşık 4 ay önce Osmaniye’de gittiği hastanede tartıştığı doktoru
gözaltına aldıran Cumhuriyet Savcısı M.B. hakkında Ağustos ayında
açıklanan karar, sağlık çalışanlarını ve genel kamuoyuna sükutu hayale
uğratmıştır. Adana Cumhuriyet Başsavcılığı, Savcı M.B. hakkında
"delil yetersizliği ve unsur yokluğu nedeniyle kamu adına kovuşturma
yapılmasına yer olmadığına" karar verdi. Kara mizah örneği bu karar,
adaleti ve vicdanları gölgeleyen “mesleki dayanışma”dan başka bir
anlam taşımamaktadır.Mağdur doktor hakkında 'kamu görevlisine hakaret' suçundan 3 aydan 2
yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılması ise olayın trajik
boyutunu gözler önüne sermektedir.Sağlık-Sen Genel Başkanı Durmuş: Tedbir Alınmazsa Şiddet Sağlık
Sistemini Tehdit EdecekAğustos Ayı Sağlıkta Şiddet Raporunu değerlendiren Sağlık-Sen Genel
Başkanı Semih Durmuş, şu ifadelere yer verdi: “Yapılan çalışmalar, sağlık alanında yaşanan şiddet olaylarının diğer
iş kollarına göre daha fazla olduğunu ortaya koymaktadır. Ne acı ki
sağlık tesisleri sağlık çalışanları için tehlikeli ortamlar olmaya
başladı. Başta doktor ve hemşireler olmak üzere tüm sağlık çalışanları
artık kendilerini güvende hissetmiyor.Oysa bu insanların görevi, can kurtarmak, yaraya merhem olmak. Bu
durumda kutsal görevlerini sağlıklı yapmalarını nasıl bekleyebiliriz
ki! Şiddet bugün için sağlık çalışanlarını tehdit ediyor. Eğer önü
alınmazsa, korkarım yakında sağlık sistemini tehdit eder bir noktaya
ulaşacaktır. En vahimi de yetkililerin bu durumun farkında olmaması.”
dolduğu, birçok ilde sağlık çalışanlarının izinlerinin iptal edildiği
Ağustos ayında da şiddet hiç durmadı.Büyük fedakarlık gösteren sağlık çalışanları, Ağustos ayı boyunca 16
şiddet vakasıyla karşılaştı. 39 saldırgan tarafından gerçekleştirilen
olaylarda, 36 sağlık çalışanı mağdur oldu.Ağustos ayında önceki 2 aya göre şiddette artış yaşandığı
görülmektedir. İlgili kurumların harekete geçmemesi, gerekli
önlemlerin alınmaması, cezai müeyyidelerin yeterince uygulanmaması,
maalesef her ay şiddetin boyutunun artmasına neden olmaktadır.
Bu durum hem saldırganları cesaretlendirmekte hem de sağlık
çalışanlarını derinden yaralamaktadır.Pandemi nedeniyle artan iş yüküyle birlikte bir de şiddetin gölgesinde
yoğun emek harcayan sağlık çalışanları, tükenmişlik sendromuyla
boğuşmaktadır.Tüm bunlar yaşanırken, sağlık çalışanlarının memnuniyetinin, halkın
memnuniyeti olduğu gerçeği, ne yazık ki unutulmaktadır.
Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere ilgili tüm kurum ve kuruşların bu
gerçeği bir an olsun unutmaması, sağlıkta şiddetle mücadelenin mihenk
taşını oluşturmaktadır.Ne yazık ki bu durum her hal ve şartta akılda tutulmak ve gereği
yapılmak yerine, toplumda infial uyandıran bir şiddet olayıyla anlık
olarak hatırlanmaktadır. Böyle olduğu için de şiddet konusunda kalıcı
adımlar atılmamakta, sebep – sonuç ilişkileri göz ardı edilerek, günü
birlik tepkiler ortaya konmaktadır.Şiddetle mücadele de öncelikle bu yaklaşım tarzının değiştirilmesi
gerekmektedir. Aksi halde şiddet, maruz kalan fedakar sağlık
çalışanlarının canını yakmaya devam edecektir.Bu genel değerlendirmeler ışığında Ağustos ayında yaşanan şiddet
olaylarına baktığımızda faillerinin çok da değişmediğini görüyoruz.
Hasta ve hasta yakınları,16 şiddet olayının baş faili olarak yine
dikkat çekmektedir.Ay boyunca gerçekleşen şiddet olaylarının 4’üne
hastalar, 8’ine ise hasta ve hasta yakınları sebebiyet verdi. 1 olay
maganda tarafından gerçekleştirilirken, 3 olay ise maalesef mobbing
şeklinde cereyan etmiştir. 16 şiddet olayının 11’i hem sözlü hem fiili, 3’ü sözlü, 2’si ise mobbing olarak gerçekleşti. Mobbing, doğası gereği sağlık çalışanlarını daha derinden sarsmaktadır. Yöneticiler tarafından mobbinge maruz bırakılan sağlık çalışanlarının düştükleri çıkmazdan kurtulmaları, zor olduğu gibi büyük de zaman da almaktadır. Bu durum, şiddetle mücadele edilirken mobbinge çok daha kapsamlı bir bakış açısıyla yaklaşılması gerektiğini zorunlu kılmaktadır. Faillerin isimleri, eğitim seviyeleri, sosyal statüleri vs değişse de
sağlıkta şiddet olaylarının adresi Ağustos ayında da değişmedi. Şiddet
olaylarının 10’u hastanelerde, 4’ü sahada, 2’si ise aile sağlığı
merkezlerinde gerçekleştirildi.Sağlık hizmetleri yükünü önemli ölçüde çeken hemşireler, bu ay şiddete
en fazla maruz kalan kesimi oluşturmaktadır. Şiddet olaylarında 13
hemşire darp edilirken, 5 doktor, 4 ATT, 6 sağlık çalışanı ve 8
güvenlik görevlisi şiddet gördü.Saldırganlar branş ayrımı yapmadıkları gibi cinsiyet ayrımı da
gözetmiyorlar; 15 kadın, 21 erkek sağlık çalışanı bu ay şiddete maruz
kaldı.Şiddet olaylarına sebebiyet veren 39 saldırgandan 10’u hakkında
herhangi bir işlem yapılmazken, 15’i gözaltına alınıp serbest
bırakıldı. 3 saldırgan hakkında adli işlem başlatılırken, 5 saldırgan
tutuklandı. Olaylara karışan 6 saldırgan hakkında ise arama kararı
çıkartıldı.Cezasızlık sağlık çalışanlarını karamsarlığa iterken, adli mercilerden
çıkan bazı kararlar ise “adalet sistemine” olan güveni sarsmaktadır.
Bu durumun en net örneği Osmaniye’de yaşandı. Yaklaşık 4 ay önce Osmaniye’de gittiği hastanede tartıştığı doktoru
gözaltına aldıran Cumhuriyet Savcısı M.B. hakkında Ağustos ayında
açıklanan karar, sağlık çalışanlarını ve genel kamuoyuna sükutu hayale
uğratmıştır. Adana Cumhuriyet Başsavcılığı, Savcı M.B. hakkında
"delil yetersizliği ve unsur yokluğu nedeniyle kamu adına kovuşturma
yapılmasına yer olmadığına" karar verdi. Kara mizah örneği bu karar,
adaleti ve vicdanları gölgeleyen “mesleki dayanışma”dan başka bir
anlam taşımamaktadır.Mağdur doktor hakkında 'kamu görevlisine hakaret' suçundan 3 aydan 2
yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılması ise olayın trajik
boyutunu gözler önüne sermektedir.Sağlık-Sen Genel Başkanı Durmuş: Tedbir Alınmazsa Şiddet Sağlık
Sistemini Tehdit EdecekAğustos Ayı Sağlıkta Şiddet Raporunu değerlendiren Sağlık-Sen Genel
Başkanı Semih Durmuş, şu ifadelere yer verdi: “Yapılan çalışmalar, sağlık alanında yaşanan şiddet olaylarının diğer
iş kollarına göre daha fazla olduğunu ortaya koymaktadır. Ne acı ki
sağlık tesisleri sağlık çalışanları için tehlikeli ortamlar olmaya
başladı. Başta doktor ve hemşireler olmak üzere tüm sağlık çalışanları
artık kendilerini güvende hissetmiyor.Oysa bu insanların görevi, can kurtarmak, yaraya merhem olmak. Bu
durumda kutsal görevlerini sağlıklı yapmalarını nasıl bekleyebiliriz
ki! Şiddet bugün için sağlık çalışanlarını tehdit ediyor. Eğer önü
alınmazsa, korkarım yakında sağlık sistemini tehdit eder bir noktaya
ulaşacaktır. En vahimi de yetkililerin bu durumun farkında olmaması.”