Av. Kayabaşı, Kötü niyetlisiniz! 19 Eylül Stadı için gerekirse yüz dava daha açarız
Ordu 19 Eylül Stadı ve Çarşamba Pazarı hakkında yürütülen davalar hakkında Gönül Ailesinin Avukatı Sadi Kayabaşı, davaların süreciyle ilgili basını ve kamuoyunu bilgilendirmek için açıklama yaptı...
Değerli basın mensupları,
İbrahim Gönül varisleri olan Gönül Ailesi adına hukuki mücadelemiz 2014 yılında başlamıştır. Öncelikle Tapu Müdürlüğüne, Ordu Büyükşehir Belediyesine ve Gençlik ve Spor Bakanlığına stad arazisinin nasıl elde edildiğini sorduk. Üç kurum da aynı cevabı verdiler:1308 tarihli şerh bulunmasına rağmen bu şerh daha sonra kalkmıştır, 1977 yılında kadastro geçmiştir. 1308 tarihli şerh nedir ? İbrahim Gönül, 1308 (miladi 1892-1893) tarihinde stattan Çarşamba pazarına kadar olan 90 dönüm arazisini top sahası olarak kullanılmak üzere 10 yıllığına devlete hibe etmiştir. Her üç kurum da bu şerhin varlığını yani 90 dönüm arazinin 10 yıllığına devlete hibe edildiğini kabul etmektedir..
Biz de bu yazılar üzerine ve daha önce 1945 yılından bugüne kadar yapılan başvuruları esas alarak ilk davamızı yani Ordu 19 Eylül Stadının bulunduğu Ordu ili Selimiye Mahallesi Dr Mürvet Sıtkı Cad 31 pafta, 325 ada, 36 parsele ilişin tapu iptal davasını Ordu 1 Asliye Hukuk Mahkemesinde açtık. Zira, 1945 yılından beri başta İbrahim Gönül’ün kızı Nahide olmak üzere tapu idaresine, Valiliğe, 1950 yılında Adnan Menderes’e, 1960 yılında İsmet İnönü’ye hep aynı başvurular yapılmış ve başvurularda “babamın yerleri kaçırılıyor, top sahası kaçırılıyor” denilmiştir. Bu evrak ile de anılan Mahkeme tapu kaydına tedbir uygulamıştır. Bu dava devam ederken eski Başkan Enver Yılmaz, her duruşma sonrası açıklama yaparak davayı önemsizleştirmek istemiştir.
Temel iddiamız 1949 yılı öncesi tapuların getirtilerek parselin İbrahim Gönül’e ait olduğunun ortaya çıkarılması ve tapu kaydının iptal edilerek varislere intikalinin sağlanmasıdır. Ancak, mahkeme ısrarla talep etmemize rağmen 1949 öncesi tapuları getirmeden karar vermiştir. Dosya Yargıtay aşamasında iken yeni seçilen başkan ve yönetimi 2020 yılında aileyi davet etmiş ve toplamda dört görüşme yapılmıştır. Bu görüşmelerde ailenin haklı olduğu, ortada bir haksızlık olduğu söylenerek millet bahçesinden otopark geliri ya da dükkân verilmek suretiyle davayı geri çekmeleri istenmiştir. En son 15 Ekim 2020 günü toplanılmış, belli bir uzlaşmaya varılmış, ancak 28 Ekim günü belediyece Yargıtay 1. Hukuk Dairesi ziyaret edilerek sırasını bekleyen ve daha bir yıl beklemesi gereken dosya kasım ortasında karara çıkmıştır. Aile ile uzlaşmak isteyen belediye bir anda tavrını değiştirmiş ve dosyaya müdahale etmiştir. Biz de belediyenin iyiniyetli olduğunu sanmıştık.
Bunun üzerine tarafımızdan Çarşamba Pazarına ilişkin dava açılmıştır. Bu davada da Ordu 1 Asliye Hukuk Mahkemesince önce tedbir kararı verilmiş, belediyenin itirazı üzerine tedbir kaldırılmış, ancak Samsun Bölge Adliye Mahkemesince tekrar tedbir kararı verilmiş olup, BU TEDBİR KARARI HALEN GEÇERLİDİR VE DAVA DEVAM ETMEKTEDİR.
Bu dosyada da belediye Çarşamba Pazarını 1955 yılında mahkeme kararı ile aldıklarını iddia etmektedirler. Belediyenin iddia ettiği mahkeme kararını size ekte gönderiyorum. Bu karar 500 metre için açılan bir davadır ancak karar sonucu belediye 7500 metre yer kazanmıştır. Üstelik dava açılan kişilerin tapulu yeri olmasına rağmen mülkleri ellerinden alınmıştır. 500 metre için dava açıp 7500 metre tescil yapamazsınız, hukuken bu garabettir!
Bu yer ile ilgili daha önce de Nahide Gönül tarafından dava açılmış olup, 1967 yılına ait dilekçede aynen şunlar yazmaktadır;” 11.03.1967 tarihinde sarı çiçeklik davasına Ordu 1 Asliye Hukuk Mahkemesine belediye reisi be belediye avukatı bana bir dilekçe verdirdi. Her ne kadar dilekçeyi kabullenmiş ve imzalamış isem de okur yazar olmadığımdan dilekçenin konusunu anlayamadım ve kandırılarak imza ettim. Şimdi ise imza ve ikrara daire beyanımın çürütülmesini arz ederim” Yani belediye bu yeri hile-i şeriye ile almıştır, defalarca bunu aileye itiraf etmesine ve hukuken tüm çıplaklık ortaya çıkmasına rağmen deve kuşu misali kafasını kuma gömmeyi tercih etmektedir.
Stada ilişkin davaya Yargıtayda müdahale yapılınca mecburen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine müracaat ettik. Ayrıca, bu kararın gerekçesinde 1948 tarihli bir karardan bahsedilmekte olup, 1948/48 sayılı dosya için yargılamanın yenilenmesini talep ettik. Yine müdahale ile kaybedilen ve AİHM’e götürülen stat dosyasında (2016/918) yargılamanın yenilenmesini talep ettik. Davayı kaybettiler denilen dosya budur, dosya açıktır ve Ordu 1 Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmektedir. Duruşması Eylül ayında yapılacaktır. Ayrıca ana dosya da AİHM de sırasını beklemektedir. Dolayısıyla halihazırda kaybedilen bir dosya bulunmamaktadır. Davayı kaybettiler şeklinde başta büyükşehir belediyesi olmak üzere Ordu genelinde algı operasyonu yapmak istemektedir. Gönül Ailesi adına devam eden halihazırda 7 dava mevcuttur, hangisini kaybetmişiz, lütfen açıklasınlar?
Gençlik ve Spor Bakanlığı gayet iyi bilmektedir ki 1949 öncesi tapular dosyaya gelirse bu davayı kaybedecektir. Bu nedenle Tapu idaresi de ısrarla tapuları mahkemeye göndermemektedir. Ordu Büyükşehir Belediyesi de eski tapuların gelmesi halinde davayı kaybedeceğini iyi bilmektedir. Bu nedenle uzlaşmak istemiş, yapıcı davranmış sonra da davalara müdahale etmeye başlamıştır. Çarşamba Pazarında 550 metre için dava açıp 7500 metre tescil yapmanın hukukiliğini nasıl açıklayacaklar?
Yargıtaya gidip devam eden davaya müdahale etmeyi nasıl açıklayacaklar, önce basına bunu anlatsınlar. Ne yapalım, bu yaptıkları için Ordu Cumhuriyet Başsavcılığına mı başvuralım, mülkiye teftiş kuruluna yoksa Devlet Denetleme Kuruluna mı gidelim? 2014 yılında resmi yazı ile İbrahim Gönül’ün şartlı bağışını kabul edip, stat arazisine tedbir konulunca aileyi çağırıp anlaşmak istediğinizde haklı oluyoruz da kaybedilen bir dava yokken algı operasyonu yaparak basını kandırmaya çalışmak nasıl bir ikiyüzlülüktür? Daha üç ay önce Ocak ayında, millet düzü projesinden 30 dükkân teklif edildi belediye tarafından, madem aile haksız, belediye ile oynuyor, niye 2023 yılı ocak ayında dükkan teklif ettiniz? Bu aile ile 1945 yılından beri oynayan devlet ve belediyedir, artık biraz utansınlar, hakkı teslim etsinler.
Ayrıca Mersin Tevfik Sırrı Gür stadının olduğu arazi için açtığımız dava da göstermektedir ki 1950 li yıllarda yapılan tüm statlar için devlet hukuka aykırı usuller kullanmıştır. Bunu bakanlık da zaten kabul etmekte, bu konuda açılan yüzlerce davanın varlığını kabul etmektedir. Ordu Stadı açılan davalardan yalnızca biridir ve açıkça tapuda şerh bulunmaktadır.
İbrahim Gönül, Batum valisi Mehmet Hilmi’nin kardeşi olup, Abdülhamit önce Mehmet Hilmi’yi İstanbul’a getirmiş, Bursa İnegöl’den 19 köy tahsis etmiştir. 93 Rus harbinden sonra Mehmet Hilmi’nin kardeşi paşa olan İbrahim Gönül ise Ordu’ya getirilmiş ve kendisine 19 köy tahsis edilmiştir. Burhaneddin, Öceli, Selimiye, Bucak bu köylerden yalnızca dördüdür.
Hem stat için hem de çarşamba pazarı için hukuki mücadelemiz sonuna kadar devam edecektir. 100 dava daha açmak gerekirse açacağız, 1945 ten beri yazılan dilekçeleri ekte gönderiyorum. Gönül ailesinin 80 yıldır mağdur edildiği, tapularına çöküldüğü ve bunun içinde mahkemelerin kullanıldığı apaçık ortadadır. Bunu anlamamak için ya akıl sağlınızda sıkıntı vardır yada apaçık kötü niyetlisinizdir. İsteyen herkese dosyaların bir örneğini gösterebiliriz.
Şairin dediği gibi,
"Koşan elbet varır, düşen kalkar
Kara taştan su damla damla akar
Birikir, sonra bir gümüş göl olur
Arayan hakkı en sonunda bulur"
Bizde Gönül Ailesini hakkın teslimi için elimizden gelen hukuki mücadeleyi yapmaya devam edeceğiz, her türlü engellemeye rağmen!
Miras haktır yüz yılda geçse sahibine ulaşır iktidarıniza güvenerek attığınız adımla bu insanların hakkına el uzatmak insanlık suçudur AİLENİN HAKKINI VERİN Boşa Zaman harcamayın ayıptır günahtır VESSELAM