CHP Lideri Özel, fındık mitinginde konuştu; Utanmadan, sıkılmadan fiyat açıkladılar
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Giresun Fındık Mitingi'nde, fındık için açıklanan 130 TL'lik alım fiyatına tepki göstererek, Bu fiyat Karadeniz'e ihanet fiyatıdır, Karadeniz'in emeğine nankörlüktür. Kabul etmiyoruz. Fındık üreticisini küçük ve hakir görüyorlar, karınca gibi ezmek istiyorlar. Sizi onlara ezdirmeyiz. Karıncanın kardeşi var. O da CHP'dir' ifadelerini kullandı.
Fındık Mitingi için Giresun’da bulunan CHP Lideri Özgür Özel Atatürk Meydanı’nda yaptığı konuşmada, “Güzel Giresun, değerli hemşerilerim, eşimin, kızımın memleketi Giresun, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Alnının terini fındık bahçesine damlatan, oradan bereket fışkırtan, bu bereketle çoluğunu, çocuğunun rızkını çıkarmaya çalışan, haramdan ve yalandan korkan Karadeniz’in güzel insanları, hepiniz hoş geldiniz. Yüreğinde vatan, millet, bayrak ve Atatürk sevgisinden başka bir duyguya yer olmayan Karadeniz’in yiğit evlatları, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün evlatları, hoş geldiniz, hoş geldiniz. Önce bir teşekkür. Son geldiğimde yine meydan gözün alabildiğine doluydu, ara sokaklar doluydu, arka taraflar doluydu. O gün dedim ki, 'Bu Giresun’u bizim almamız lazım. Ben hayal etmiyorum' dedim. 'Ümit ediyorum. Bir daha geldiğimde Giresun Belediyesi’ne gidip kahve içeceğim, Bulancak’a gidip çay içeceği dedim. Beni mahcup etmediniz, Giresun merkezi ve ilçelerimizi kazandırdınız. Artık Giresun yine hak ettiği gibi çalışkan, genç, israfı değil, hizmet önceleyen bir belediye başkanı tarafından çalışacak, bir belediye başkanının çalışmalarıyla kalkınacak, Giresun’un yüzü yine gülüyor. Hepinize seçimde verdiğiniz destek için, beni mahcup etmediğiniz için teşekkür ediyorum. Sağ olun var olun.” dedi. Özel, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“UTANMADAN SIKILMADAN, ERİNMEDEN 130 LİRA FİYAT AÇIKLADILAR”
“Elbette yerel seçimlerde yüzümüz güldü ama bugünlerde gülmüyor. Bugünlerde Artvin‘den Sakarya’ya kadar, Karadeniz’in bütün illerinde, ilçelerinde herkes milli ürünümüz, stratejik ürünümüz, ihraç ürünümüz, kentlerimizin ana gelir kaynağı ve sadece üretene değil, tüm şehre hayat veren fındığın fiyatını bekliyordu, merak ediyordu. Dedik ki daha önce 'Fiyat açıklanınca geldik ama bu sefer bunlar testiyi kırmadan gidip uyaralım, oradan haykıralım.' Fiyatı bir an önce açıklayın ve bu fiyatı fındık üreticisini mağdur etmeyecek, borçlarını kapatacağı, gelecek için güvenle önümüzdeki yıla bakacağı, çoluğunun çocuğunun ihtiyacını karşılayacağı bir fiyat olsun diye bugün Giresun’a geldik. Bugün sabaha kadar fiyat açıklamamışlardı. Bugün sabaha kadar fiyat açıklamamışlardı, bugün sabaha kadar beklediler. Biz ne zaman geldik, ne zaman miting için burada toplandık, fiyatı açıkladılar. İlk duydum, sevindim. ‘Fiyat açıklandı’ dediler. Dedim ki ‘Biz geliyoruz diye, mitingi boşa düşürmek için bir fiyat verdiler. Demek ki iyi bir fiyat verdiler. Kaç paraymış?’ dedim. Dediler ki, ‘130 lira.’ ‘Anlamadım’ dedim. “130 lira.” Bugün Artvin’in, Trabzon’un, Ordu’nun, Giresun’un, Samsun’un, Kastamonu, Bartın’ın, Sakarya’nın geçim kaynağı fındığa ziraat odaları toprak maliyetini katmadan, çalışan ailenin işgücüne hesap etmeden 118-120 lira maliyet biçtiler. Bugün sabah Ordu’da fındık bahçesindeydim, üreticinin kendi oradaydı. 'Maliyet 140 liradan aşağı değil' dedi. Biz en az 160 lira olsun, hatta Trabzon milletvekillerimiz 180 liranın altında o coğrafyayı kurtarmayacağını, o zorlu coğrafyayı kurtarmayacağını söylediler. 165 liradan aşağı bir fiyat gerçekten kabul edilebilecek bir fiyat değildi. Ama birileri utanmadan, sıkılmadan, erinmeden 130 lira fiyat açıkladılar. Yazıklar olsun onlara, yazıklar olsun.”
“BİR TARIM ÜLKESİYKEN AVUCUNU DIŞARIYA AŞMIŞ BİR ÜLKE HALİNE GELDİK”
“İşte bugün bu fiyatın üzerine Giresun’dayız. Bu fiyatın üzerine, Fındık Mitingimizi gerçekleştiriyoruz. Ve buradan şunu hatırlatmak isterim. 2002 yılında bu iktidar geldiğinde ülkede 2.8 milyon çiftçi vardı, 2.8 milyon. Bugün 2.3 milyona düşmüş durumda. Yani 20 yılda nüfus 20 milyon arttı ama 500 bin çiftçi kayıp. Nerede bunlar? Bunlar; ekmeyi, dikmeyi, çalışmayı bıraktılar. Büyükşehirlere asgari ücretle çalışmaya, madenlerde yerin altında çalışmaya, tersanelerde çalışmaya, günübirlik işlerde çalışmaya büyük şehirlere gittiler. Umudu fındık bahçesinden kestiler, umudu çay bahçesinden, umudu üzüm bağından, narenciye ağacından kestiler, gidip ucuz emek işgücü olarak büyük şehirlerin ya çalışanları ya işsizleri oldular. Onlar gittiği için o günden bugüne Hollanda kadar toprak, Hollanda’nın yüzölçümü kadar toprak, 26 milyon dekar toprak, ekilmiyor, dikilmiyor. Bugün ortalama bir çiftçinin yaşı 58. Yani bütün çiftçilerin yaş ortalaması 58. Bunu 30’lu yaşlarda olması gerekir. Yapılan bütün araştırmalar, her dört genç çiftçiden üçünün tarım dışı bir alanda gelecek beklentisi olduğunu ortaya koyuyor. Hani Sayın Bahçeli, Sayın Erdoğan çıkıp, 'Beka sorunu var, beka sorunu var' diyorlar ya. Al sana beka sorunu. Bir ülkede nüfus artıyor, çiftçi sayısı azalıyorsa, çiftçinin yaz yaş ortalaması 58 olduysa, yaşlanıyorsa, gençler kendi tarlasında çalışmak, oradan bereket fışkırtmak yerine sanayiye işçi oluyorlarsa işte sana beka sorunu. Biz eskiden kendi kendine yeten bir tarım ülkesiyken şimdi avucunu dışarıya açmış bir ülke haline geldik. Buğdayın ithal edildiği, süt ürünlerinin ithal edildiği, löp etin ithal edildiği, samanın ithal edildiği, mercimeğin ithal edildiği bir ülke haline geldik.”
“SEPET, ŞELEK SENİN SIRTINDA, PARAYI DÜNYA DEVİ ŞİRKETLER KAZANIYOR”
“Fındık en stratejik ürünümüz. Çünkü dünyada fındıkla ilgili toplam piyasa 130 milyar dolar. Büyük para, çok büyük para. Bu fındığın yüzde 70’i Türkiye’de üretiliyor. Burada üretiliyor, Giresun’da, Ordu’da, Trabzon’da, Sakarya’da, Bartın’da fındığı siz üretiyorsunuz. Yüzde 70 yani dünyadaki 130 milyar dolarlık piyasanın 100 milyar dolarlık kısmı aslında burada üretiliyor. Peki siz fındıktan ne alıyorsunuz? 2 milyar dolar, 2 milyar. Yüzde 2’si. Yani şöyle görmek lazım sepet, şelek senin sırtında, şeleği sen sırtlıyorsun, ışkını sen alıyorsun, otunu sen alıyorsun, ilacını, gübresini sen koyuyorsun, bütün gün sen çalışıyorsun, parayı dünya devi şirketler kazanıyor. Yazıklar olsun böyle düzene.”
“‘BU FİYATA FINDIK YOK’ DİYEBİLİRSEK, FİYAT YUKARIYA GİDECEK”
“İşte bu yüzden bu düzen değişmelidir. İşte bu yüzden buradan sizlere sesleniyorum. Elbette zorlukların farkındayım, elbette yok artık fındık üreticisinin dostu FİSKOBİRLİK. Toprak Mahsulleri Ofisi var, ‘O alacak’ diyorlar alırken yüzde 10 kesinti yaptım, yüzde 15 bilmem ne düştüm. Sonra vadeye koyuyorlar ve kapıda sizi alacaklılar beklediği için, Ziraat Bankası’nda faizli kredi sizi beklediği için, özel bankalarda borç sizi beklediği için, kredi kartları şiştiği için mecbur fındığı alelacele satıyorsunuz. Bu sefer fiyat, taban fiyatın altına düşüyor. Zor, biliyorum ama büyük bir oyun oynanıyor. Eğer bu 130 lira fiyat açıklandı, siz yarın bahçeye varırsanız, fındığı toplarsanız gidip demire koyarsanız maalesef fiyat daha da aşağı gelecek. Ama aslında rekolte düşük, biraz sabredebilirsek, ‘Bu fiyata fındık yok’ diyebilirsek, birazcık bekleyebilirsek, bu fiyat bu sefer mecbur yukarıya doğru gidecek. Buradan şunu söylüyorum. Bu yabancı şirket dostlarının, yabancı kartel dostlarının fiyat oyununa gelmeyin, rekolte oyununa gelmeyin, sabredin, elinizdeki avuçtakini bedavaya çıkarmayın. Hep birlikte mücadele edeceğiz, hep birlikte.”
“FINDIĞI 30 LİRA UCUZA ALMAK İÇİN YAPMAYACAKLARI NUMARA YOK”
“Biz fındığa özel yasa çıkarılmasını teklif ettik, etmeye devam ediyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak ziraat odalarının belirlediği fiyatları takip ettik, kendi çalışmalarımızı yaptırdık. Ve bugün haydi hiç olmasın 160, 165 liraya ‘Evet’ diyecek olalım. Bugün açıklanan 130 lira kimin cebinden 35 lirayı çalıyor, kimin cebine bu parayı koyuyor bakalım. 165 lira verse Giresun’daki Mustafa amcanın, Ordu’daki Fadime ablanın cebine 35 lira kilosunda, 35 bin lira tonunda fazla para girecek. Bunu vermiyor, verse Ferrero firması gelip şunu mu diyecek? ‘Ben bu fiyata fındık almıyorum.’ Dünyanın en pahalı ürünlerini satıyorlar kendi alanında. Bu fındığı 20 lira, 30 lira ucuza almak için yapmadıkları numara, satın almadıkları kimse yok. 35 lirayı Fadime ablanın, Ahmet amcanın cebinden alıp dünya devi şirketin kasasına koyanlara yazıklar olsun, hakkımızı helal etmiyoruz.”
“ÜRETİCİYİ EZİYORLAR, TÜKETİCİYİ SOYUYORLAR”
“Bakın o kadar kötü niyetliler ki o kadar kötü. Fındıkta kaliteye ilişkin 2.60 liralık bir fark vardı, geçen sene. Ya 2.60’ı, haydi bu sene yap 5 lira değil mi? Bir şey değil ama yap. 2 lira 60 yüksek randıman için verilen fiyatı bile 1 lira 30 kuruşa düşürmüşler bu sene. 130 lira fındık, yüksek randıman için 1 lira 30 kuruş ilave. Bugüne kadar inanılmaz şekilde, dönüm başına destekleme 10 yıldır aynı fiyat, 10 yıldır aynı parayı, 170 lira veriyorlar. 10 yılda her şey yüzde 2000 pahalandı ama dekar başına, dönüm başına desteklemede artış yapmadılar. Mesele sadece fındık meselesi değil. Ben dün Burdur’daydım. fasulye tarlasına gittim, fasulye tarlasında fasulye topluyorlar, 8 lira. Toplayan kadına soruyorsun, ‘kaç kilo topluyorsun?’ diye. Ablam diyor ki, ‘60 kilo.’ Hesap ediyorsun, kilo başına günde 12 lira toplama parası var. Fasulyeyi kaç paraya satıyor orada tarlada? 8 lira. Yani toplatmasa daha karda olacak. Ama söz vermiş, avans almış, 8 liradan fasulye satıyor. Burdur’da, burada, tarlada fasulye 8 lira. Burada, pazarda 80 lira. Manisa’da 85 lira, İstanbul’da 120 lira. Bodrum’da 200 liraya fasulye satılıyor. Üreteni ezen, tüketeni soyan bir mantık var. Üretici de mutsuz, tüketici de mutsuz. Üreticiyi eziyorlar, tüketiciyi soyuyorlar. Arada dünyanın parasını kazanıyorlar, ondan sonra diyorlar ki, ‘Enflasyon var, hayat pahalılığı, dış borç var. O var, bu var. Dış borç var. O var, bu var.’ Bakın halkın değil de zenginin iktidarı, bu iktidar zengin seviyor arkadaş. Bu iktidar yoksul sevmiyor. Köylü, gariban sevmiyor. Fındıkçı sevmiyor. Bu iktidar yandaş müteahhit seviyor, zengin seviyor, patronları seviyor. Büyük şirketleri, uluslararası kartelleri seviyor.”
“180 LİRA FINDIK PARASI VERECEK OLSALAR KARŞILIĞI 50-60 MİLYAR BİLE DEĞİL”
“Bakın, bu aşağıdan ‘Beşli çete’ diyorlar. Biliyorsunuz, son geldiğimde burada emeklilere seslenmiştim. 10 bin lira sefalet maaşı alıyorlardı. O 10 bin lirayı Tayyip Bey 12 bin 500 lira yaptı. Ben 17 bin 500 lira yapmasını söyledim. Tuttu dedi ki, ‘Özgür Beyin sırtında küfe yok. Ben 2 bin 500 lira artırmak için 33 milyar lira kaynak buldum.’ Bakın, 10 bin lirayı 12 bin 500 lira yapmak için 33 milyar lira. 17 bin 500 lira yapmak için 100 milyar lira para lazım. Tayyip Bey diyor ki, ‘Emekliye 100 milyar lira yok. Emekliye asgari ücret veremem.’ Geçen sene arkadaşların ‘Beşli çete’ dediği yüksek iş kapasitesine sahip toplam 43 firma var. O 43 firmanın geçen sene 660 milyar lira vergi borcunu, yani çalışmış, kazanmış, fatura kesmiş, devletten parasını almış, kar etmiş, vergi çıkmış, 660 milyar lira. Bu parayı Meclis’te affettiler. Beşli çetenin, adını bildiğiniz müteahhitlerin, yandaşların, kendi arkadaşlarının. 660 milyar lirayı bulanlar, emekliye 100 milyar lirayı bulmadılar. Bakın, tabii rekolte ne olacak belli değil ama kaba bir hesapla size 130 lira değil 180 lira fındık parası verecek olsalar bunun karşılığı da 50-60 milyar lira bile değil. 660 milyar lirayı bulanlar, size 60 milyar, emekliye 100 milyar, emekçiye ve asgari ücretliye 150 milyar lira bulamıyor. Bu iktidarın yerinde zengini değil de milleti seven bir iktidar olsa, 660 milyar lirayı alsa, para sana da yetecek, ona da yetecek, öbürüne de yetecek. Fındık olacak 180 lira. Emekli maaşı olacak 17 bin 500 lira. Asgari ücret alacak enflasyon zammını. Hepsi olacak. Onun için ne yapmak lazım? Onun için bu rantın iktidarını değiştirip, halkın iktidarını kurmak lazım.”
“BIKTIK BAKAN EVLATLARINA BAKMAKTAN”
“Mesele sadece fındıkta değil. Tayyip Beyin memleketi Rize’ye gittim. Çay 19 lira maliyet, fiyat 17 lira. Bakın 19 lira maliyet, 17 lira fiyat. Rize isyanda, Rize Meydanına iğne atsan yere düşmüyor, doldurmuşuz. Sonra kendisi gitti. Rize’deki alaka hoşuna gitmemiş. Oradan bana kafa tutuyor. Rize ile aramıza kimse giremez. Ey Erdoğan senin zenginlerle arandan su sızmıyor. Rize’nin kardeşi benim, evladı benim. Rizeli, Rize’de doğup da çaycıyı unutanı, Giresunlu, Karadenizli olup da fındıkçıyı sömüreni asla ve asla sahiplenmeyecek. Bundan sonra zaman vatan evlatlarının birbirine sahip çıkma zamanıdır. Bıktık bakan evlatlarına bakmaktan. Biraz bizim yüzümüz gülsün artık. Tekirdağ’da, Hayrabolu’da Buğday Mitingi yaptık, buğday bir sene önce 8 lira 25 kuruş. Bu sene 9 lira 25 kuruş. Maliyet 11 lira. Yani Rize’de ne varsa, buğdaya gelince Tekirdağ, Konya, İç Anadolu, Osmaniye, Adana’da da aynı sorun var. Şimdi şunu söyleyelim. Fındıkta bu fiyat Karadeniz’e ihanet fiyatıdır, Karadeniz’in emeğine nankörlüktür. Bu fiyatı kabul etmiyoruz. 130 liralık fındık fiyatını kabul eden var mı? 130 lirayı kabul eden var mı? Bu fiyatı kabul edecek miyiz? Direnecek miyiz? Hep birlikte mücadele edeceğiz. Fındık üreticisini küçük ve hakir görüyorlar. Ona yukarıdan bakıyorlar. Onu bir karınca gibi ezmek istiyorlar. Buradan bütün Türkiye’ye söylüyorum. Fındık üreten Giresunlu, fındık üreten Ordulu, Artvinli, Trabzonlu, Bartınlı, Sakaryalı kardeşlerim, Sakaryalı büyüklerim, Giresun, Ordulular. Sizi onlara karınca gibi ezdirmeyiz. Karıncanın kardeşi var. O da CHP’dir.”
“130 LİRA FİYAT VERİRSEN GEÇİM OLMAZ, ARTIK ÇARE SEÇİMDİR”
“Buradan son uyarımı bir kez daha Sayın Erdoğan’a yapıyorum. Bak 10 bin liralık beğenmediğimiz, sefalet ücreti dediğimiz emekli maaşı ocak ayında 25 kilo dana kıyma alıyordu. Zam yaptım dediğin 12 bin 500 lira 20 kilo dana kıyma alıyor. Ocaktan bugüne bile emeklinin sofrasından 5 kilo dana kıyma kayıp. Asgari ücret perişan durumda. Ocak ayında dokuz çeyrek altın alan asgari ücret, bugün yedi çeyrek altın alamıyor. Şunu herkes görmeli ki ne bu asgari ücretle, ne bu emekli maaşıyla, ne 130 liradan fındıkla, ne bu çay parasıyla, ne bu buğday parasıyla artık geçim olmaz. 130 lira fındıkla geçim olur mu? 130 lira fındıkla geçim olur mu? Peki geçim olmazsa ne olur? Geçim yoksa seçim var arkadaşlar. Bak, Erdoğan, Ben 31 Mart seçiminde dedim ki, ‘AKP’li de MHP’li de oy versin. Bu seçim sonucuyla genel seçim değil, bu dedik sarı kart.’ Oy verdiler. CHP 47 yıl sonra Türkiye’nin birinci partisi oldu. Dedim ki ‘1 Nisan günü. Bak fırsatçılık yapıp bu seçim sonucunu gösterip hemen erken seçim demeyeceğim.’ Ama dedim, ‘Şartım var. Emekliye hak ettiği zammı ver. Asgari ücretliye ver. Çaya, fındığa, buğdaya, üzüme hak ettiği fiyatı ver. Eğer verirsen, geçim olur. Vermezsen insanlar isyan eder, seçim olur. O zaman ben de onların sesine duyarsız kalamam.’ Şimdi biraz önce hep birlikte söylüyorlardı. Şimdi Giresun’dan 130 liralık fiyatı verdiğin gün Giresun meydanından bak bakalım hangi ses yükseliyor? 130 lira fiyat verirsen geçim olmaz, artık çare seçimdir, seçim olur. Giresun’un güzel insanları. Çaresiz değilsiniz. Hep beraber olursak ki en güzel örneği burada gösteriyorsunuz. Bugün, bu sıcak havada, güneşin altında, bu öğle saatinde, iş varken, güç varken, buraya koşup gelen her birinizi yürekten alkışlıyorum. Kendinizi alkışlayın. Ankara’dan duyulsun. Eğer siz birlikte olursanız, omuz omuza verirseniz, el ele tutuşursanız, bunlara karşı birlikte olursanız, bunlar bizi yenemezler. Yenemediler, yenemeyecekler. Onlara kartellere, tek başına bir firmaya hepinizin emeğini sömürtenlere teslim olmayacağız. Giresun, Ordu’nun, fındıkçının hakkını yedirmeyeceğiz, hep beraber olacağız, mücadele edeceğiz. Biz kazanacağız.”
“ARTIK BUNLAR GİDİYOR, HALKIN İKTİDARI GELİYOR, CHP GELİYOR”
“Tayyip Bey, ben söylemiyorum. Giresun söylüyor. Ben söyletmiyorum, sen söyletiyorsun. 130 liraya fındık sat diyorsun, onlar da erken seçim diyorlar. Hadi bakalım. Son söz. Buradan Sayın Erdoğan’a bir çağrıda bulunmak istiyorum. Hodri meydan. İşte meydan, işte Giresun. Eğer verdiğin 130 liraya güveniyorsan, ‘130 liraya fındık satılır ve Giresunlu geçinir’ diyorsan. Haftaya Cuma benim yaptığım gibi gel bakalım, bu meydanı doldur. Gel, burada miting yap da göreyim. Rize’de çay üreticisinin karşısına çıkamayanlar, Giresun’da fındık üreticisinin yanına varamayanlar, emeklinin, emekçinin yüzüne bakamayanlar, artık iktidarın sonuna gelmiş demektir. Artık bunlar gidiyor, halk geliyor, halkın iktidarı geliyor, CHP geliyor. Hepinizi çok seviyorum. Başta Giresun il başkanımız olmak üzere, Ordu, Artvin, Trabzon, Gümüşhane, Bayburt, Zonguldak, Bartın, Rize ve Sakarya il başkanlarımıza bu güzel organizasyon için teşekkür ediyorum. Karadeniz’in güzel insanları. Benim hemşerilerim. Giresun’un güzel insanları. Hepinizi çok seviyorum. Birlikte olacağız. Birlikte mücadele edeceğiz hep birlikte. Biz kazanacağız, hep birlikte kazanacağız. Herkes mücadele azmini diri tutsun, enerjisini diri tutsun. Hep beraber çalışacak ve başaracağız. yolunuz açık olsun, hepinizi Allah’a emanet ediyorum. Sağ olun, var olun, teşekkür ediyoruz hepinize. Ayaklarınıza, emeklerinize sağlık. Hep birlikte başaracağız. Hepinizi çok seviyorum. Hepinize çok teşekkür ediyorum. Sağ olun, var olun.”