“FATSA’DA NASIL KARŞI DURDUYSAK…”
“Ordu ilimiz Fatsa ilçemizde bulunan siyanürlü altın madeninin kapatılması Ordulu vatandaşlarımızca sevinçle karşılanmakla birlikte benzer bir firmanın 4 yeni maden sahasını açmak üzere olması ve Ordu genelinin %74’ünün maden sahası olarak tanımlanmış olması kaygı verici bulunmaktadır. Bu 4 yeni saha Gölköy-Emirler, Ulubey-Çağlayan, Kabadüz-Musakırık ve Perşembe-Soğukpınar’da bulunmakta ve Ordu Valiliği onayını beklemektedir. Fatsa’da daha önce ÇED onayı olmadan üretim kapasitesini aşarak siyanürlü altın madenciliğine devam ettiği tespit edilen ve bu nedenle ruhsatı iptal edilen, en son gelişmede de tamamen kapatılan madenle ilgili edinilen tecrübeler ışığında ilimizde 4 yeni maden sahası açılacak olması gerek yaratacağı çevre tahribatı gerekse Ordu ilinin başta tarım ve turizm olmak üzere tüm ekonomik sektörlerine doğrudan zararları açısından dikkatle incelenmeye muhtaçtır. Bu yeni 4 sahanın 25 hektar sınırı altında tutularak, ÇED sürecinin baypas edileceği gelen bilgiler arasındadır. Ayrıca verilecek bu kararın seçim sonrasına bırakılarak madenlerin açılacağına ilişkin Ordu kamuoyunda geniş kesimlerde bir tedirginlik söz konusudur.”
Adıgüzel ilgili bakanlıklara şu soruları yöneltti:
- Söz konusu 4 yeni maden sahası ile ilgili bakanlık olarak politikanız ne olacaktır?
- Bu 4 maden sahasının Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı izin süreçlerini ve ÇED raporu gerekliliğini aşabilmek için başlangıç aşamasında görece küçük gösterilerek sadece Ordu Valiliği onayı ile faaliyete başlanması planları olduğu doğru mudur?
- Söz konusu 4 maden sahası ile ilgili Bakanlığınıza herhangi bir başvuru ya da bilgilendirme yapılmış mıdır?
- Ordu’da planlanan bu 4 yeni maden sahasında bu şekilde cevher çıkarma sürecinde toprak üstü bitki örtüsüne, sıyrılacak tarıma elverişli toprağa ve su kaynakları da dahil olmak üzere diğer çevreye zararlı etkileri üzerine bir çalışma yapılmış mıdır? Yapıldı ise sonuçları nelerdir?
- Devletimizin genel olarak siyanürlü maden işletmelerine karşı yaklaşımında Erzincan İliç faciasından sonra politik bir değişiklik olmuş mudur?